Ken Follett - Yıkılan Servet (Tarihi Kurgu Kitaplar - No:8)

By | 13:36 Leave a Comment




Basım Yılı: 1994
Sayfa Sayısı: 620
Orjinal Adı: A Dangerous Fortune





TANITIM:


Ken Follett, nefes kesen bu yeni romanında, Kraliçe Victoria dönemi İngilteresi'nde bir servetin çöküşü esnasında gelişen bir aile dramını anlatıyor. 

1866'da, soyluların gittiği Windfiled okulunda büyük bir trajedi yaşanır. Genç bir öğrenci feci şekilde suda boğulur ve bir grup genç bu olaya karışır. Aralarında zavallı Hugh Pilaster, Pilaster'lerin servetinin ahlaksız varisi olan kuzeni çelimsiz Edward ve zalim Güney Amerikalı sahibinin yakışıklı, esmer oğlu Micky Miranda vardır. Boğulma olayı ve sonrasındaki gelişmeler, 30 yıl sürecek olan bir ihanetin başlangıcı olacaktır. 

"Yıkılan Servet" hırs ve para yüzünden parçalanan bir ailenin potresini çizer. Ancak, bu aile paylaşılan servetten dolayı kaçınılmaz bir şekilde birbirlerine bağlanmışlardır. Gencin ölüm sebebinin şok edici gerçeği bu ailenin parçalanmasına ve servetin yıkılmasına daha da ağır bir darbe vuracaktır. 






YORUM: Ken Follett işini biliyor. İşlemek istediği tarihi, ülkeleri, konunun kapsadığı alanları iyice araştırıp o şekilde bir kurguyla romanı bir oya gibi işliyor. Roman Mayıs 1866 yılında İngiltere'deki Windfield Okulunda başlıyor. Hugh Pilaster (Edward Pilaster'in yeğeni), Edward Pilaster, Peter Middleton, Antonio Silva, Micky Miranda ve başka bir çocuk daha okuldan gizlice kaçarak gölde yüzmeye giderler; ancak gölde kötü bir şey olur ve çelimsiz ama Pilaster Bankası'nın varisi olan Edward Pilaster, Peter Middleton'ı boğar. Bu olay kimsenin üzerine kalmadan, kaza süsü verilerek atlatılır. Micky Miranda'dır bunu kotaran ve böylece Pilaster ailesinin tüm nimetlerinden yararlanmaya başlar. 

Diğer yanda Maise Robinson, babasının işsiz kalması dolayısıyla (babası Hugh Pilaster'in babası olan Hugo Pilaster'in iflas etmesi nedeniyle işten çıkarılanlar arasındadır) ailesine yük olmamak için ağabeyi Dan Robinson ile evden kaçar ve ayrı hayatlara yelken açarlar. 

Yıllar geçer ve yıl 1873'e geldiğinde Hugh Pilaster ve Maisie Robinson'un yolları kesişir ve nefretten aşk doğar. Bu sırada tabii ki herkes büyümüştür ve olay hala aydınlığa kavuşmamıştır. Micky Miranda ise Güney Amerika'da bir ülke olan Cordova'nın geleceğinde önemli rol oynama hayalleri kurmaktadır (babası Papa ile birlikte diktatörlerin hakimiyet kurduğu sistemden yararlanmak niyetindedirler). 

Micky romanın çok önemli kişilerinden, tıpkı hırslı ve güzel orta yaşlı Augusta Pilaster gibi. Augusta Pilaster, Edward'ın annesi, gençlik aşkı ile evlenememiş ve soyluluk unvanı elde edememiştir. Onun yerine geleceği parlak Joseph Pilaster ile evlenerek büyük Pilaster Bankası'na sırtını dayamış ve iyi bir hayat yaşamıştır. Oğlu için planları vardır. Önüne çıkan herkesi saf dışı etmekten çekinmez. Bunlardan ilki Hugh Pilaster olur. Maisie ile Hugh birbirini çok sevmelerine rağmen onları ayırmayı ve Hugh'u Amerika'ya göndermeyi başarır. 


Micky ve Augusta birlikte planlar yaptığında ve harekete geçtiklerinde şans hep onlardan yana olur ve insanlara zarar verirler. Yıllar geçtikçe arkalarında bıraktıkları iğrençlikler artar. Hugh Pilaster ve diğer kişilerin bir kısmı onların iç yüzünü bildiği takdirde bir şey yapamazken çoğu kişi onların pis oyunlarına alet olur. Her şey daha da tehlikeli hal alır. Micky Miranda ülkesindeki çıkarları için onu daima platonik bir aşkla seven en yakın arkadaşı Edward'ı ve onun ihtiraslı ve entrikacı annesi Augusta'yı aynı anda baştan çıkarıp kullanmaktan çekinmezken kötülüğünü sonuna kadar kullanır. 


Romanda sağlam tarihi araştırmalar yapılmış olduğunu görüyorsunuz. Victoria Çağı'nın etkileri yıllarla beraber hissediliyor. Bankacılık ve politik unsurlar son derece iyi harmanlanmış. Koskoca Pilaster Bankası'nın ve büyük bir servetin çıkarlar için nasıl da yerle bir olduğunu, ailelerin dağıldığını, birçok kişinin doğrudan veya direkt zarar gördüğünü ama gerçek sevginin ayakta kaldığını görüyorsunuz. Bu kitap pembe bir kitap değil, oldukça renkli ve koyu renkleri ağır olan bir kitap. Yoğun ve uzun bir anlatım. Yer yer  çok uzatıldığını düşündüm. Biraz daha kısa olması daha vurucu olmasını sağlayabilirmiş. Onun dışında çevirisi ve edisyonu biraz sorunlu idi. 1994 yılında çevrilip bize sunulmuş olduğunu anlıyorum; ancak daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Okuma sürecini sıkıntıya sokacak ve iyi bir okurun gözünden kaçmayacak bazı bariz hatalar vardı. Tüm bu etmenleri göze aldığımda PUANIM: 3,5 YILDIZ.





0 yorum:

Yorum Gönder